Tarih ve Şiirin Buluştuğu Nokta

Hazret-i Mevlânâ Üzerine…

Mevlânâ Hazretleri ve güzîde eserleri üzerine âcizâne çalışmalarımız:

 

HAZRET-İ MEVLÂNÂ

Evliyâ çehresidir sûreti Mevlânâ’nın…
Enbiya behresidir sîreti Mevlânâ’nın…

Âlemin ardına âlimce ve ârifçe bakar;
Çoğalır katlanarak hayreti Mevlânâ’nın…

Nûra hâmil gecelerden uyanır bir sehere,
«Şems»i görmekle biter, fetreti Mevlânâ’nın…

Rûhu nefsin kafesinden çıkarış hamlesidir,
Canhıraş uğraşı, tüm gayreti Mevlânâ’nın…

Devamı için…

 

MESNEVÎ-İ MÂNEVÎ

Bir kitâb-ı pür şifâ; Mesnevî-i Mânevî…
Câna, rûha bin safâ; Mesnevî-i Mânevî…

Ney mi inleyen o ses? Bir sabâ mı her nefes?
Aşka çevrilen heves, Mesnevî-i Mânevî…

Bir lisan ki kalbe der: «Kalma böyle derbeder!»
Meşki, aşka kalbeder, Mesnevî-i Mânevî…

Devamı…

 

 

Mesnevî Girizgâhı

Mesnevî ilk 18 Beytin Türkçe aynı vezinde Manzum Tercümesi

Ayrılıktan derdi var mahzun neyin,
Dinleyin, feryâdı neyden dinleyin!

“Sazlığımdan ayrı düştüm, ağlarım,
Dinleyen her gönlü kor kor dağlarım.

Hasretinden gönlü yangın olmayan,
Dinler ammâ anlamaz hiçbir zaman.

Her garîbin bahsi vuslat yâdıdır,
Yâre dönmek dâimâ feryâdıdır!

Her çeşit mecliste döktüm gözyaşı,
Her nevî insânın oldum yoldaşı…

Devamı için…

 

Mesnevî’de Nefis Temsilleri

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’nin ölümsüz eseri Mesnevî-i Mânevî’nin ana mevzularından biri, insandaki beden-ruh, nefis-kalp çekişmesinin teşhis ve tedavisidir. Dünya mülkünde, beden hapishanesinde nefsin hâkimiyeti vardır. Bu hapishanede gurbette kalmış olan, aslı yücelere ait ruh, aklın da yardımıyla, nefsi alt etmelidir. Bu da nefsin terbiye edilmesi ile olabilir.

Nefis terbiyesi şüphesiz tasavvufun en önemli konusu ve gayesidir. Mevlânâ şiir diliyle nefsin hâllerini dile getirmiş, edebî kudretini gösterdiği teşbih ve temsillerle nefsi ve nefis terbiyesini tasvir etmiştir. Bazı bilinen mazmunları da nefse güzelce tatbik etmiştir.

Mevlânâ Hazretleri’nin nefsi tanıtmak yolunda hayvanlar âleminden seçtiği başlıca misâller şunlar:

MERKEP

Nefis, insan terkibinde rûhun bineğidir.

Hazret-i İsa’ya İslâmî gelenekte Rûhullah denmiştir, zühd peygamberi Hazret-i İsa’nın Kudüs’e merkep üzerinde geldiği rivâyet edildiğinden, merkep üzerinde İsa, yani nefis bineği üzerinde ruh remzi, hâfızalara ruh ve nefsin doğru ilişkisini yerleştirmek için kullanılmıştır:

“Sen Hazret-i İsa’yı bırakmışsın da, onun bindiği eşeği beslemişsin. Onu geliştirmişsin. Ey eşek huylu gâfil! Bil ki irfan İsa’nın nasibidir. Eşeğin yani bedenin nasibi değildir. Eşeğin iniltisini duyarsın da, ona acırsın; bilmezsin ki, o eşek sana eşeklik ediyor!”

Tamamı için…

 

Mevlânâ

Güneşti sırrı, mücellâ kamerdi Mevlânâ…
Semâdan aldı da dünyâya verdi Mevlânâ…

Hilâldi Şems’i ararken, bedirdi bulduğu an,
Muhammedî yola parlak fenerdi Mevlânâ…

Işık taşır ata yurdundan elde meş’alesi,
Diyâr-ı Rûm’a mukaddes seferdi Mevlânâ…

Denildi kon ve ziyâ ver bu şehri merkez edin,
Ne mutlu! Konya’ya seccâde serdi Mevlânâ…

Tamamı için…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir