Tarih ve Şiirin Buluştuğu Nokta

PROF. DR. MUSTAFA SABRİ KÜÇÜKAŞCI HOCAMIZIN VEFATINA TARİH

VEDÛD’A GÖÇTÜ…

Hacıveys-zâde hafîdi, hâfız-ı Kur’ân,
İlm-i târihte müderris, tâlib-i irfan.

Hizmet etti Haremeyn’e, aşk ile âlim,
Kabr-i Hâlid ve Saray’da, hilm ile hâdim.

Güzel ahlâkla mücehhez, sıdk ile mümtaz,
Çok eser verdi ki ömrü olsa da pek az…

Bulsun ukbâda müreffeh mûtenâ ecri, 1445
Vedûd’a göçtü müverrih Mustafa Sabri. 1445

بولسون عقباده مرفه معتنى اجرى

ودوده گوچدى مورخ مصطفى صبرى

Tarih mezar taşına işlendi.

 
Vefâtı ardından sosyal medyada paylaştığım tâziye:
Adımız ve soyadımız aynıydı.
Hâfız ve Marmara İlahiyat mezunu olmamız da aynı. Ama o Hacıveyiszâde’nin torunu… Dedelerden amca oğluyuz.
Ali Ulvi Kurucu’nun hâtırâtını okuyanlar bana o sen misin diye soruyordu. Son zamana kadar defalarca onu arıyorum diye beni arayan hocalar vs. çok oldu. Ailede var olsa da kimlikte olmayan Asım ismimi ilave etmemde bile bu karışıklığın tesiri vardı. Sabahtan beri ölen sen değilsin değil mi telefonları alıyorum. Hüzün ve melâl içinde hayır o ben değilim diyorum…
Mustafa abi velud eserler verdi. Bunun yanında, Topkapı sarayı müdürlüğü, Türbeler müdürlüğü gibi mühim vazifelerde bulundu. Buna rağmen tevâzu ve espri ile “şöhretinden istifade ediyoruz.” derdi. Bir iki kişi de ona şiirini okuduk demiş diye.
Akademisyenlerin başörtüsüne özgürlük bildirgesine imza atmıştı. O zaman da tavrı ve duruşu için sevinmiştim.
Son yıllarda Mehmet Genç, Haluk Dursun gibi hocalara, Kurucu ailesinden bir akrabasına ve bazı dostarına tarih düşürmemi istemişti. Şiirde şu da olsun diye talepleri iletirken yine tevazu ile şaire iş öğretiyoruz yahu diye alttan alıyordu. Gün geldi kendisine tarih düşürmek vazifesiyle yüz yüze kaldım.
Geçen sene Şevket Eygi’nin sene-i devriye programına davet etmiş, Naif abiye refakat ederek ben de katılmıştım. Son kez yüz yüze orada görüşmüştük.
Genç sayılabilecek yaşta kaybettik.
Mekânı cennet, makamı âlî olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir