Namazı yahudilerden öğrenmişmişiz…
Bu propaganda, “Muhammed, İslam’ı yahudi ve hıristiyanlardan aldı” iftirasına hizmet etmeye götürecek, kaillerini… Turan Dursun’lardan, Goldziherlerden, oryantalist hezeyanlardan bu propagandanın asıl faillerinden, haberleri yok çünkü…
Halatın iplerini tek tek koparıyorlar. Hadisi koparmak için Kur’ân’ı feda ediyorlar. Peygamberin sözlerini dışlamak için risaletini dışlıyorlar haberleri yok.
Kur’ân tarihi okurken-okuturken, Arapların ümmîliğini, Peygamberimiz’in hiçbir yabancıdan telkin almadığını okumuyor muyuz? Mekke’de hangi yahudiden bahsediyorsunuz?
Peygamberimiz’in aşura orucunu bile uygulama farkıyla tatbik ettiğini anlatmıyor muyuz? Şimdi namazı yahudiden öğrendi iftirasına çanak tutacağız öyle mi?
velakad na’lemü ennehum yakulune innema yuallimuhu beşer!
“Şüphesiz biz onların: «Kur’an’ı ona ancak bir insan öğretiyor» dediklerini biliyoruz. Kendisine nisbet ettikleri şahsın dili yabancıdır. Halbuki bu (Kur’an) apaçık bir Arapçadır.”
KUR’ÂN ÖNCESİNİ TASDİK ETMEZ Mİ?
Bu rol kabul edilirse, yine bu vazifenin Sünnet-i Rasulullah’a düştüğü kabul edilmek zorunda kalınır. Çünkü bu tafsilât yine Kur’ân’da yoktur.
Hiçbir sahabî;
İSRAİLİYYAT ve YAHUDİLEŞME(!)Yİ GÜYA TENKİT EDİYORKEN?
Bir başka çelişkisi bu düşüncenin, uydurma bulaştı diye hadisi reddederken tamamı tahrif gölgesindeki bir külliyata yaslanmak?
CİHANŞÜMUL BEDEN DİLİ
Budist’in oturuşu, Hindu’nun zühdü, Şintoist’in abdesti, İnka’nın kurbanı, Hıristiyanın perhizi herkesin bir şeyleri benzeyebilir. Son derece basit benzerlikler bunlar. Kaynak aynı ama bulanmış, tahrif edilmiş.
Namazı yahudiden almış öyle mi?
Madem fatiha ve zammı sureleri de yahudilerden aldı deyin de bitirin bu işi!..
SAMİRÎLER GERÇEĞİ
Kaldı ki namazı bize benziyor dedikleri grubun, yani Sâmirîlerin, İslâm’ı taklit ettiği yönünde yorumlar da var. Bugün videolara mevzu olan, namazı müslümanlara benzeyen grup, Samirîler…
NÜBÜVVETİ İNKÂR RİSKİ
Küfr de çeşit çeşit…
Uluhiyeti inkâr
Nübüvveti inkar…
Âhireti inkâr…
Kaderi inkâr…
Kur’ân’da yeri göğü yaratanın Allah teâlâ olduğunu kabul ettiği hâlde, gönderdiği elçiyi kabul etmeyen kâfirlerden çokça bahsolunur. Bugün Efendimiz’in risaletini inkâr yönündeki gayretler, diğer sahalara da sıçrıyor. Çünkü edebî bir îcâz üslûbundaki Kur’ân, en salahiyetli tefsiri olan sünnet zırhıyla korunmazsa, her tarafa çekilebilir. Bu bir zaaf değil imtihandır. (Al-i İmran, 7) Tarihte bozuk fırkaların tamamı kendilerine Kur’ân’dan güya delil bulmuşlardır. Ama sünnette bunu yapamazlar çünkü o Kur’ân’ın fiilî tatbikatıdır.
Bir yanıt yazın